Bir inflamatuar bağırsak hastalığı olan ülseratif kolit, bağırsak mukozasındaki inflamasyon ile karakterizedir. Alevlenme adı verilen semptomların arttığı ve remisyon adı verilen semptomların azaldığı dönemleri vardır. Kesin bir tedavisi olmayan kronik bir hastalıktır fakat semptomları azaltmak mümkündür. Genellikle 30-40 yaşlarında ortaya çıkar ve ömür boyu tedavi gerektirir. En yaygın semptomları ishal, karın ağrısı, kanlı dışkılama, ateş, yorgunluk, iştah kaybı ve ağırlık kaybıdır.
Özellikle doymuş yağ asitleri, kırmızı et ve rafine şekerden yüksek; lif, taze meyve ve sebzeden yoksun Batı tarzı beslenme modeli olası risk faktörleri olarak kabul edilmekte, meyve, sebze, balık ve kuruyemişler gibi anti-inflamatuar ajanlar açısından zengin Akdeniz diyetinin ise ülseratif kolit riskini azalttığı gösterilmektedir. Yapılan araştırmalara göre ülseratif kolit hastalarına faydası olduğu düşünülen besinler şu şekildedir;
Yoğurt, vücutta bifidobakterium ile interlökin üretimini arttırarak anti-inflamatuar etki yaratır. Bağırsak hastalıklarındaki inflamasyonu azaltır.
Omega-3 ve omega-9 yağ asitlerinden zengin beslenmenin hastalığın seyrini olumlu yönde etkilediği belirtilmektedir. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin besinler ceviz, somon, keten tohumu, chia tohumu, istiridye, uskumru ve soya fasulyesidir. Omega-9 yağ asitleri ise zeytinyağı, avokado yağı, fındık yağı ve kanola yağı gibi birçok bitkisel yağda bulunur ve vücutta inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir.
Çinko, bariyer bütünlüğünün korunması açısından çinkonun ülseratif kolit tedavisinde alternatif bir yaklaşım olabileceği düşünülmektedir. Kırmızı et, tavuk ve hindi eti, balık, istiridye ve yengeç gibi deniz ürünleri, mercimek, fasulye, bezelye gibi baklagiller, kuruyemiş ve tohumlar, badem, yer fıstığı, kabak çekirdeği, antep fıstığı, yumurta ve süt ürünleri, nar, yaban mersini ve avokado çinko açısından zengindir.
Kurkumin ülseratif kolit tedavisinde inflamasyonu kontrol etmek ve dolayısıyla semptomları iyileştirmek için kullanılabilir. Kurkumin zerdeçal bitki köklerinde bulunur ve zerdeçalın zeytinyağı ve karabiber ile tüketilmesiyle vücutta emilimi artar.
Ülseratif kolit hastalarında D vitamini yetersizliğine rastlanabilmektedir. Bu durum kemik mineral yoğunluğunun azalmasına ve osteoporoz gelişmesine neden olabilir. D vitamini takviyesinin hastalarda inflamatuar belirteçlerin düşürülmesinde de rol oynadığı belirtilmektedir.
Kalsiyum, ülseratif kolit hastaları malnütrisyon, kortikosteroid kullanımı ve emilim bozuklukları nedeniyle osteoporoz riski altındadır. Dolayısıyla hastalara kalsiyum takviyesi yapılabilir.
Genel anlamda ülseratif kolit tedavisinde beslenme tarzı için tavsiye edilen Akdeniz tarzı beslenmedir. Akdeniz diyet modelinin temel yağ kaynağı zeytinyağıdır. Kırmızı etin ayda 1-2 kez tüketilmesi, balığın beslenmede önemli yer tutması Akdeniz diyetinin göze çarpan özellikleri arasındadır. Bu nedenle, Akdeniz modeli diyetin yeterli ve dengeli beslenme örneği oluşturabileceği düşünülmektedir.